hakkında konuşmaktan rahatsız olduğun şeyler hakkında konuşma madem. konuşması rahatsızlık veren şeyler oldu. eskiden rahatsızlık vermesi gerektiğini düşündüğüm için, biraz yapmacık. şimdi gerçekten rahatsızlığın ta kendisi olduğumdan diye bence. o kadar ki ta midemin üstünden geliyor. (bu mide üstü de amma mübarek birşey oldu!?) mülksüzlerde shevek'in dediğini yazasım geldi. devrimi satın alamazsınız. devrimi yapamazsınız. devrim olabilirsiniz ancak. birşeyi olursan ancak onu gerçekten yapabilirsin gibi birşey anladım ben bundan. burayı okuyunca bi durdum. devrimi yaparsın işte devrim nasıl olunur ki? ta ordan (ki oranın neresi olduğu herkesin kendine malum bence) gelmedikçe devrim yapamazsın kimse dayatamaz sana birşeyi. kendin bile dayatamazsın. birşeyi yapmayı istemek değil taa içinden o olmak gibi. bir şeyi hissetmek değil o olmak gibi. hissetmek bile onu dışlaştırıyor sanki. ben'in dışında birşey kılıyor. hissetmezsin. öyle olursun ve herkimsen biliyorum o herneyse o olduğun anı biliyorsun. anlatmak çok zor. mülksüzler ursula le guin'in kitabı. hararetle öneririm işte o kadar.

eğitim

buzağıyı bahçenin bir yanına bağlamışlar anne ineği diğer yanına. anne içli içli bağırırmış. öyle anlatıyor arkadaşım. niye bırakmıyosunuz gitsin demiş. emzirsin. yok demişler. o zaman yanından hiç ayrılmaz. olanca sütünü buzağısı emer bize kalmaz demişler. insanlar. eğitimmiş, evcilleştirmeymiş. öyle demişler. akşam üstü çözmüşler ikisini de emzirme saatinde bir yalıyor bir yalıyor annesi buzağıyı diyor arkadaşım. heryanını. özlemiş nasıl. eğitim lazımmış bize süt versin diye. -uçak havalandı!uçak havalandı!uçak havalandı!uçak havalandı! -tamam bağırma! bağırmana gerek yok. -ama uçak havalandı!..diye son bir söyledi çocuk az daha kısılmış ve az daha heyecansız sesiyle. bu da böyle birşey işte. sağlıcakla kalın.