hakkari'de bir mevsim

ekin anlattı.paylaştı.bir de burda olsun.

"gelsen ve görsen nasıl yaşadığımı, gelsen ve görsen bu insanları.sen beni tanıdığını ve beni sevdiğini beni beklediğini söyleyen sevgilim.sana fotoğraf çekip göndermemi istiyorsun, bugüne değin elime fotoğraf makinesini almadığımı bildiğin halde.ama akıllıca bir öneri akıllıca,etkili ve çağdaş.yetersiz sözcüklerle anlatacağıma çeker fotoğrafını yollarım.burası işte böyle gördüğün gibidir derim.işte burada yaşıyorum derim.çocukları anlatacağıma portrelerini çeker yollarım.kayalarda ve karda şahrem şahrem yarılmış pabuçsuz çorapsız ayakların, cüzzamlı ellerin fotoğrafını çeker yollarım.tozlu bürokrat masalarını.mahkeme duvarı gibi suratların fotoğraflarını,büyük azgın köpeklerin,çıplak ağaçsız dağların,çaresiz insanların yaşadığı bu soğuk yeryüzü cennetini, tezekleri tükendiğinde insanların kendi soluklarıyla ısındıkları bu dağ başı köyünün çekerim fotoğrafını yollarım.fotoğraf demek uygarlık demek.tüm bu uygarlıkların üstüne ettiğim burada bu çağdaş aleti kullanıp yüzlerce binlerce kare fotoğraf çeker yollarım sana.insanlık freksi başlığıyla sergiler ya da bir kitapta toplarsın.yalnız sana değil tüm tanıdıklarına uygarlığın ortasında yaşayan tüm insanlara da yollarım.duvarlarını bu güzel fotoğraflarla kaplasınlar,içinde bulundukları durum için tanrılarına şükretsinler,yatıp kalkıp yakarsınlar,adaklar adasınlar. yaşasın fotoğraf,yaşasın bunları bana yazdıran sevgilim, yaşasın uygarlık..."


izle. hakkari'de bir mevsim


o sıcaklık bir daha hiç gelmeyecek
diye düşünmenin acısı bile soğuk

john berger, fabrika adlı şiirinden. not: çeviri şiiri herzaman katletmeyebiliyormuş. içine dokunuveriyor insanın.


biz gibi

bize geldiler bayramda. anneme benzettim çok. genç yaşta evlendi. kocası babamla aynı işi yapıyor. kendisi evde. çocuklarını büyütüyor. tıpkı annem gibi. gencecik. gurbette dolaşıyorlar. tıpkı bizim gibi. yoldalar sürekli anladığım. bizim gibi. çocuklarını gördüm. geçerken bize uğradılar. sabırsız bekliyorlar arkadaşlarını göreceklermiş. tıpkı biz gibi. biz de beklerdik heyecanla ayrıldığımız artık hangi şehirse oraya bir tatilde geri varıp kikir kikir kaynaşmayı bizi bekleyen can dostlarımızla o zaman. ne maskaralıklar sonrası. işte onlar annem ve babam gibiydi. çocukları da biz gibi. dolaşıyorlar orası burası. esas tam adlandıramıyorum birşey hissettim işte biz gibi derken onu diyecek oluyorum da diyemiyorum tam. o saf, köy gibi kokuyor samimiyet. hüzün bi de. hepsi annemden geliyor aslında. gencecik. körpecik. güzel yüzlü ve bembeyaz teni. gün değmemiş gibi. uzun. zayıf.  iki çocuk var. doğuda. yalnız hissediyor galiba. gelinliği babaannemin, dedemin, amcalarımın, halamın yanı ne de olsa bir de ben varım tabi babam da. sonra bir ben bi babam bi de bebek o zaman küçüğüm. uzakta. acaba ne hissediyor? az büyük olaydık diyorum. ondan hüzün de, gerisi de.