Bu gece noel.

Hiçbir yere sığamıyorum. Sen yoksan ya da senin izin; senleyken yanımızda olan biri mesela ya da birlikte gittiğimiz bir yer vb. Arkadaşlarımlayken bile yerimden koparılmış gibi hissediyorum. Bir an evvel tanıdık topraklara tanıdık havalara dönme arzusudur kaplıyor içimi. Sığamıyorum hiçbir yere yanımda sen yokken.
Dün oldu. Bugün de oldu. Duramıyorum duramadım birine demem lazım diyecek kimseyi bulamadım. Burda kal ...(buraya adım gelecek) diyorum kendime sürekli burda kal, burda kal, kayıp gitme. Dinle insanları cevap ver. Gülümse. Nasıl böyle konuştuğuna kendin bile inanamadığın yüzeysel cevaplar ver.
Yok. Bitmiyor.
Atıyorum kendimi dışarı. Senin olduğun yere giderim. Görürüm bir ihtimal. Çok çok küçük o ihtimal. Yolda aklımdan geçen ilan-ı aşklar. Şu anda görsem. Napıyosun sen dese. Hiiç dolanıyodum. Aslında dolanmıyodum belki karşılaşırız diye sana bakınıyodum diyiversem. Gerisi ağzımdan dökülüverse. Yeter artık desem. Senden bi dakika bile ayrı duramıyorum desem. Anlatıversem bi solukta.
O gece bu gece mi yani diye düşünmedim değil. Görürsen konuş! Seviyosan git konuş be!
Sonunda geldim. Seni göremiyorum ama aynı havayı soluyorum, aynı müziği dinliyorum o an. Kendimi dışarı atmamla sonuçlanan panik azıcık sonlandı işte. Aynı yerde olmak rahatlatıyor içimi. Göremedim, görmüşle beraber artık.
Bugün noel. Heryerden sevgi akıyor sözleri çınlıyor. Sevgi beni büyülüyor.Hayatında noeli bilmemiş bir insanım. Bu gece azıcık bildim. Bildiğim işte, sevgi oldu. Sevilen sevildiğini bilmeli oldu.
Sevgim. Dolsa taşsa. Bencil olmasa. Ben seni çok sevsem. Sen beni çok sevsen. Aslında sevdiğimi desem. Bu gece desem. Ne güzel olurdu değil mi?

sabahın dördünde martılar ne çok ses yapar bilir misin?

Orada o kadar kişi var bunu söyleyen sen oldun. Ondan işte.
Uyuyamıyordum dedim. Sabahın dördü olur. Ne çöp kamyonunun gürültüsü kesilir sokaktan ne de bağrışan bazen kavga eden sarhoş adamlar. Uyuyamazdım. Bi de.. - martılar dedin. Aslında çok olmayacak birşey demedin ben bakakaldım yüzüne.
Evet dedim martılar.

Not: Ben seni çok özledim. Hasretlen öperim.

beni de bi arayan olsun

-Kaç gündür kulaklarını çınlatıyorum eşşek! dedi berberden kafayı uzatan genç hararetle
- Bi dahakine kulağımı çınlatcağına ara! dedi diğeri koştura koştura yürürken.

Esnemelere doyamam

Ağzımı da kapatmadım diye aklımın çook çok çok ucundan şöyle bir geçiyordu tatlı tatlı esneyerekten hızlı hızlı yürüyorum siz ne güzel esnediniz öyle dedi o sırada denk gelmiş yanımdan doğru yürüyen adam kocaman gülümseyerekten.
Kapüşonu indirip bir pardon edasıyla kocaman gülüyorum.)
O ne samimi bir laf atmaktır!

Sevmek zamanı

Otobüsteyim. İşten çıktığımdan beri, yok dün geceden beri aslında koltukta, yatakta, salonda, arkadaşlarla, nişantaşı'nda orda burda mırıldanıp duruyorum. Dün geceki yine biraz hüzünle karışık ama umut dolu.
Al aşkım beni yanına. Dalmışım sarhoşluğuna. Bir ömrü senle aşalım. Al uçur beni sonsuza.
Yıllar oldu. Çalışıyordum. Toplantıdaydık diyelim. Patronum birden şu şarkıyı söylemeyi keser misin konsantre olamıyorum dedi. Mırıldandığımın farkında bile değildim. Duyulduğunun hiç.
Bütün yolu gayet sesli söyleyerek yürüyorum bugün.
Sağol.


Kuşların gazeli

Uzaklara uçacağım.
Eğer peşimden gelirsen daha uzaklara uçacağım.
Eğer hala peşimden gelirsen dünyanın sonuna uçacağım.
Ve eğer oralarda karşılaşırsak yeniden sevdalanacağız.

Alıntı: batrayday(Josh Ku) yazmış
Çevirdim ben.

aşk olsun

arabesk gönlüm. ikidir rastlıyorum bu şarkıya , sen de yanımda.

mahrem

çıplak ayağına çorabını giyerken orada olmak. bunu düşünmüştüm, ilk kez önümden doğru paçalarını sıvamış yalın ayak kumsalda yürüyordun.
oradayken de yok gibi olmak yani, onu düşünmüştüm.
dün çıplak ayağına çorabını giyiyordun.üzerinde eşofmanın.üzerimde el örgüsü kazağınla eşofmanın. ordaydım, yok gibi.
bulaşık yıkarken, köpüklü elin dolabın kapağına değdi. çaktırmadan siliverdim elimle. süt ısıtıyorum arkandan önünden dolaşıp, kendimi eğliyorum.konuşuyorum arada. gündelik. bulaşık süngerini tencerenin içinde gezdirmeni izliyorum. bir ayağın halıyı hafiften toplamış altına dizinden hafif bükmüşsün gayri ihtiyari.
dünyanın en ciddi işini yapar gibi önünden doğru uzanıp musluğun altına koyuverdim süt tenceresini. sonra kaşığı da bırakıverdim içine ellerinin arasından.
sanki yıllardır orda, süt ısıtıyorum. sen bulaşıkta.
köpüklü ellerin kaldı aklımda.

Cansever yazar

..Evet, aralık kapıdan soğuk geliyor 
Tam kalbimin üzerine bu akşam.
Ölüm
Sen en güzelsin bu saatlerde..

Yürek burkulması

Yine bir ahmak olarak mı yürüyorum bu sabah? Kendi kendine gelin güvey olmuş bir ahmak. Ya da her zamanki kuruntulardan müzdarip bir ne diyim aptal( hm evet bayağı zor oldu kelimeyi bulmak)
Ben kendi kendime seve durayım bir kız gelir çat diye. Senin emek emek uğraştığın herşey onun bir gecelik hevesine dağılıverir. Tabi gelip kendi başına dağıtmıyor.
Çok ağladım bir gece. Şimdi çok uzak. Hayatımın en kötü gecesi derdim hep, biraz abartmışım. Tam ona dedim ben seni çok seviyorum diye. o da dedi. sonra bi kız geldi..
Yine bi gece çok üzüldüm, ama ağlamadım. Öncekinin çok azı kadardı ilgim ve sevgim. Ne umutla çıkmıştık yine yani çıkmışım diyeyim. Yine bi kız vardı. 
Siz dünyanın aranan, en rahat kızları suçlu bulmasam da, hep varsınız hep ortalıktasınız ve ben size kaybetmekten bıktım artık. Şuraya bir ağzımın tadıyla topunuzdan nefret ediyorum bile yazamıyorum. 

üzüntü

koşup buraya yazmak istedim. halim kalmadı. sana da demek istedim. üzdün beni diye. ya uykum geldi ya da sıkıldım bilmiyorum ne diyeceğimi bile ya da ne dediğini bile..ne dedindi de ben üzüldümdü? hatta kızdımdı? ne yazacağımı bile..yazmıyorum.
iyi geceler.

"Sana Söyleyeceklerim Var"mış

17 ekim 2009- Cumartesi
KIZ ÜZERİNE
olaylar olurken bir taraftan arka masadan bir ses geldi: helal olsun kıza!
düşündüm helal olsun kıza! içim parçalandı birden kalbim hızlandı.
dedim kaç kişi bu kızın yaptığını yapmak isteyip yapmamıştır.
ben?
evet çok isterdim seni karşıma alıp allah belanı versin! ne bok yiyosun lan sen o telefon neden açılmıyo demeyi
küfretmeyi
iki tokat indirmeyi yüzüne.
her adın geçtiğinde küfrediyordum içimden nasıl gelirse duydun mu?

"Sana Söyleyeceklerim Var" mış : Yalnızca yazarına açık yazılardan bir parça

17 ekim 2009-Cumartesi
KIZ
dün gezi'de oturuyorum arkadaşlarımla.bir gürültü birşeyler yerlerde.bir kız gördüm ayakta. masada ne bulduysa yere o atmış.
bir kız bir erkek de ayakta. kız erkeğe vurdu.sert vurdu. erkek kızı dışarı çekti. kız sert sert vuruyor hala.
sonra bağırıyor. allah belanı versin! ne işin var lan! sen benim arkadaşlarımla niye buluşuyosun!?o telefon neden açılmıyo/tutma/tutma beni tutma! merve ne bok yiyosunuz lan siz burda!
sakinleşmedi kız. çocuk kızı alıp az öteye gitti.
kızın bağırışları geliyor hala. herkeste bir çarpıntı.sinip kalma hali.
diğer kız, merve arayabileceği herkesi aradı herhalde o sırada. durumu sesli sesli hem onlara hem de tüm bu olayda onu suçlu görebilecek bizlere anlatmak üzere. sonra o da kalktı.
bağırışlar şiddetlendi yeniden.yanlarına gitmiş haspam herhal.
kalktık. kız hala hıçkırmakla ağlamak arasında. AKM'nin önünde durmuş. hala yatıştıramamış geçen bir saate yakın zaman.
yanında başka bir adam teselli ediyor.
bak giden gitmiş sen ne hala oturmuş ağlıyorsun burda?

balgöz. yeni oda arkadaşım.


kedi odaya yerleşti.
benden umut yok sedirde yatıp bir sağa bir sola yuvarlanıp uyuyor. kucağıma atlayacak oldu yok dedim, olmaz.
sevgi ihtiyacını gideremedi ama sıcak bir yuva buldu bence kendine.
ya yanımda öylece oturuyor. ne dışarı çıkıyo ne bişey. öylece kapıya bakıyo. ne acayip hayvan bu.

gır

kedi geldi. günde üç posta geliyor. sevgiye ihtiyacı varmış. benim de var napıcaz?

Dünya başıma yıkıldı yine bak!

Şu eve her geldiğimde, yatağa her girdiğimde ve hatta yatağı her gördüğümde içim bir huzursuz olmasa. Bir kere. Haksızlık olmasın bu yatakta huzurlu gecelerim de elbet oldu. Bu gece istisna değil. Bir anda kalktın çektin gittin. Aşağıya indim. Bir umut belki bekliyorsundur. Sağa baktım yok derken sola baktım orda telefondasın. Yine suskun yine ağzını bıçak açmıyor. Sıkıldın mı? Sen böyle biraz mahsun ve sıkkın olunca ben bi fena oluyorum. Şimdi bana noluyo? Seni sıkan insan grubunun o anda parçası olmak beni üzen. Ya da sarılıp neyin var diye soramamak belki de içimden nasıl geliyorsa öyle yapamamak. Öylece suskun kalakalmak senin gibi.
Ya benden de sıkılırsan?
Üzerime çöktün yine gece gece. Bir kere de huzurlu yatayım çok mu yahu?

Koku

Odama girdim, kahve kokusuna karışık kokun geldi sanki burnuma. Bi kokun olduğunu bile bilmezdim. Artık yokken alıyorum.

rüya içinde ya rüyaysa!?

dün seni gördüm rüyamda(..arnavut kaldırımlı taş sokakta:))
neyse..dün seni gördüm rüyamda. rüyamda bile rüyadayım bence diyarum sürekli. kanaat getirdim ki uyanığım, rüya değil. çok mutluluk var. uyandım.

ne ben mi?

bu gece hayatımda ilk kez birşey yaptım yine. dışarıdan göz lazımdı doğaçlamaları izlemeye. tesadüf ben de gittim. izledim. defalarca tekrarladılar, izledim. güldüm. sonra kendimi sahnede buldum. oyuna getirildim..ama artık çok geç.
az repliği vardı bana düşen karakterin. utandım sıkıldım derken içimden daha önce bilmediğim birşey çıktı sanki. ben değilim o da, kontrolüm dışında birisi beni konuşturuyor, mimik yapıyor, ellerimi kollarımı oynatıyor. hiç böyle hissetmemiştim. iyi geldi.

seni unuttum sanma. yine now,i love you more than ever diyesim var.
iyi geceler.

üç damla


bazen öyle oluyor ki onları görünce. bir çeşit insan var. içimden birşey kopuyor, heyecan basıyor, ağlayayazarsın öyle işte.acıma değil asla; yanlış anlama diye yazıyorum.
otobüste gördüm onu. ellerini gördüm önce. fotoğrafta görünüyor. kabacana. iş gören adam elleri. mavi şeritli takımın ceketinin içinde gri fermuarlı bir hırkası var. masmavi de gözleri var. böyle de telefon görmedim. böyle mavi. telefona bakıyor. benimle pek ilgilenmedi.
hastanede yine onlardan biriyle karşılaştım. sıradayım. sonuçları bekliyorum. bilgisayardan baktı. cumartesi girmişsiniz, sonuçlar yarın çıkacak dedi. o sıra adama baktım. bir elindeki kağıda bakıyo bir kadına, anlamamış gibi. iri yarı hafif koyu tenli koyu saçlı saç traşını yeni olmamış yarı sulu gibi koyu kahve gözleri var. o hafif sulanmış hali de galiba, ya da saflığında birşey var. anlamadı sandım. kadın da anlamadı sandı. anlamadı bakışı çaresizlik bakışı.yarın çıkar sonuçlarınız dedi tekrar. adam, çaresiz gibi, hafiften bir yarın dedi, sonra yanımdan geçiyordu ayıramadım gözlerimi bana baktı yarın yeniden mi geleceğiz yani diye söyledi geçti gitti. elinden alasım geldi ben gelirim.
otobüsteyim eve dönüyorum, biri daha tam önümde ayaktaymış. bi ses duydum böyle ne dediği çok anlaşılmayan.şirinevler dedi. baktım önümde ayakta duran çocuk konuşuyor. o da iricene taş çatlasın 15 yaşında. elleri büyük ayakları büyük kendisi büyük yüzü büyük böyle sanki dili damağına değiyor gibi değişik zor anlaşılır konuşuyor. nerden dedi arkamdaki ses. şirinevler dedi. neden dedi. ilaç aldım dedi çocuk. elindeki torbaya baktım. içini gösteren bir poşet var elinde. içinde gazeteye sarılılarak paketlenmiş iki üç şey var. bu zamanda kim ilacı gazeteye sarıyor ki diye aklımdan geçti. belki özel yapımdır, bilmem. hayrola? parmağım kırılmıştı ya onun için. şimdi nasıl? iyi.
durağa geliyoruz. ineceğim. keşke o otursa. ama ona bırakmazlar ki.

Laf Bukowski'den Açılmışken

Ben universiteye kadar okulun kutuphanesinden kitap almadim. Universitede de meslek kitaplariydi aldiklarim. Roman satin alinirdi cunku. Arkadastan bile almazdim. İmkansizlik nedir bilmedim. Birgun sordum Bukowski'yi nerden biliyorsun dedim. Lisede kutuphanede vardi dedi, oyle okuyodum iste. Seni dusunuyorum. Kitabin hala olmaz biliyorum. O cocugu da dusunuyorum. Sobali sinifinda, birkac sinif birarada. Kitap yok. Benim kutuphanem kitap dolu. Bosalttim. Hep o cocugu o kitabi okurken hayal ediyorum. Kutuphane anlamsiz kitap yigini. Okuyup elinde tutmak anlamsiz. Sagol hayatimi anlamsizliktan azicik kurtardigin icin. Yine sen vermistin, o kitapta okudum. Altini olesiye cizdigin cumleyi: yagmurda birakamayacagin hicbir seye sahip olma!
Hep aklimda. Buna kendi capimda ne kadar yaklassam o kadar iyi olsa gerek, en azindan niyet oysa. Burada: www.kardesokullar.com

annemin bayram çılgınlığı

yaklaşık iki hafta kadar önce başlayan annemin bayram çılgınlığı nihayet bayramının birinci günü saat 13:15 itibariyle mutfakta sona erdi.
annem küçük televizyonun tozunun hala duruyor olmasından dertli olmakla birlikte genel olarak mutlu ve huzurlu ama yorgun ve bitkin halde mutfakta sandalyeye çökmüş oturuyordu.
mutfak duvarları ve dolapları silindi, halılar silindi, salon duvarları ve koltukları silindi, camlar silindi. vitrindeki herşey indirilip tozları alındı, avizenin parçaları sökülüp, silindi. banyo ciflendi, ev baştan aşağı kırklandı. baklava ve nihayetinde benim de elim değerekten yaprak sarma yapıldı.yetmiyormuş gibi, bu fasülye kalırsa bozulacak diye araya zeytinyağlı fasülye girdi.
dediğim gibi küçük televizyonun tozu,börek ve de yatağıma sereceğim beyaz örtü hala beklemede.

ellerine sağlık annem.

iyi bayramlar



esmea.

yalnızca 'teşekkürler' de bence artık

anki eğitim hayatımda en kritik noktadaki adam.karşılaştık.'çok şıksın' dedi hafiften bir soru edasıyla.'yok' dedim, 'dünden..geceden kalma aslında..dün geceden..neyse..'
nasıl bir insanım diyorum. teşekkür et değil mi? sadece 'teşekkürler' yeterli. oysa 'geceden kalma':
iltifat karşısında gerilme ve konuyu geçiştirme, sanki haketmiyormuşçasına bir utanma ve ezilmeyle karışık, 'aslında bugün özel birşey olduğundan değil böyle giyinmem, dün eve gidemedim, üstümde bu kalıverdi' cevap yığınının muhteşem birleşimi.
ey tüm lüzumsuz kelimeler! size diyorum! o dakika dilime üşüşmek zorunda mıydınız ha?

artık kaybetmem mümkün değil..burada: lanetlenmiş kadınlar baudelaire

Diyebiliyorsan de bana, dehşetim, ruhum,
Yakışıksız, garip bir eylemde bulunduk mu?
Sen "meleğim!" dedikçe korkudan titriyorum,
Yine de dudaklarım gidiyor sana doğru.

Kalbimin sonsuza dek sahibi,
Kızkardeşim,artık tek düşüncemsin,
Öyle bakma yüzüme,beni yakacakları ateş ve cehennemim,
Günahımın ilki, ilk nedeni olsan bile

-"Kim söz edebilirmiş aşk varken cehnnemden?

Binlerce lanet olsun, o ilk hayalci kimse,
Lanet o budalaya, o dürüstlük satana,
Çözümsüz ve kısır bir sorunu benimseyip
Aşka dürüstlük denen saçmalığı katana!

Serin ile sıcağı, gündüz ile geceyi
Gizemli bir uyumda görmek isteyen bir kaz,
Bir işe yaramayan inmeli bedenini
Sevda denen o kızıl güneşte ısıtamaz!

Bu dünyada herkesin bir tek sahibi vardır!"
Çocuk birden acıyla haykırdı:
-"Duyuyorum,şu an tüm varlığımda, benliğimde derin bir
Uçurum açılıyor; kalbimdir bu uçurum!

Volkan gibi yakıcı -ve boşluk gibi derin!
Euménide’in, elinde meşale, kanına dek
Yaktığı bu ejderin, bu inleyen yüreğin
Kanmayan susuzluğu dinmiyor, dinmeyecek.

Kopalım bu dünyadan, perdeleri çekelim,
Dinlendirsin öpüşler yorgun yüreğimizi!
Derin göğüslerinde yok olmak, tüm dileğim,
Ve bulmak mezarların uzak serinliğini!"

-İnin, durmadan inin, ey acıklı kurbanlar,
İnin, sonsuz, ölümsüz cehennemin yolundan
Uçurumun dibine dalın, orda tüm suçlar
Kamçılanıp göklerden gelmeyen bir rüzgârla

Tek serin ışık sızmayacak mahzeninize
Ve işte, yarıklardan, sokak feneri gibi
Yanan kızgın mikroplar giriyor içeriye,
Korkunç kokularıyla kaplıyor gövdenizi

Yazgınızı kendiniz yazın, düzensiz ruhlar,
İçinizde kökleşen sonsuzluktan sakının!

-Dedi: "nedir düşüncen, ne dersin olanlara?
Hoyratça soldururlar, hippolyte, tatlı yürek,
İlk güllerin kutsal adağını o kaba,
O yaban soluklara asla sunmaman gerek.

Hippolyte, kızkardeşim, yüzünü bana dön sen,
Ruhumsun, her şeyimsin ve öteki yanımsın,

Kutsal merhem, çevir o yıldızlı gözlerini,
Bir tek bakışın bana yeter, ey tatlı bacım,
Daha loş arzuların kaldırıp perdesini
Sonsuz düşler içinde seni uyutacağım!"

sabırtaşı

kırılacak hayal bırakmadın.

biraz ağır oldu galiba. hayal kırıklığı. hayal kurmazsan kırılmaz. yine ağır oldu.
hayal kurma demek sanki yaşama demek gibi mi? epey vahşi. ama ben bayağıdır seninle ilgili, aslında bir sürü şeyle ilgili hayal kurmamaya çalışıyorum.

peki beklenti diyelim düşünegeldiğim üzere. aramak mesela. beklenti. ben aradım, açmadın ya da duymadın. aramıcaktım. çünkü artık gelmeyen cevaplara tahammülüm yok. kendim için de aramadım zaten. artık duygusal aramalarım olmuyor. ne acı değil mi bir yandan canım istediği ve konuşmak istediğim için değil ancak bir bahaneyle arıyorum, onu da çekinerek. bir arasana demese aramazdım. geri aramaz biliyorum. ama gözüm telefona kayıyor. ilk yarım saat sinir bozucu bir beklenti yine. e belki duymamıştır bir ihtimal.. aramayacak adım gibi biliyorum ama bi umut işte, yine. sonra her boş telefon ekranına bakışta bir "gerizekalı!" sonra "sen benim sabrımı mı sınıyosun?" sonra "gerizekalı !".
aramadı.
beklentilerini çöpe at.
beklentisi olmayan insan insan olmaktan çıkar mı? yine mi çok abarttım?
hiç kimseden birşey beklemeyince buz gibi mi olursun, için buz mu keser soğukkanlılıktan?
yolda minibüste uyudum. uyandım. nerede olduğumu anlamadım pek. ne zamandı, seni aradım mıydı? gerçek miydi? keşke olmayaydı.
yırtarak son gücümle sana tutunmak istiyorum ben bence. olan o işte.

iyi geceler.

Umut

Bunu ilk defa yillar evvel ally mcbeal'de duymustum:
"I would rather regret the things i have done than the things i haven't done"
Bugun yeniden cikti karsima. Yine icimde ayni huzursuzluk. Yapmam gereken seyler vardi ve korkudan yapmadim mi acaba? Kesin oyle olmustur vari huzursuzluk. Yasamaktan kacmisimdir vari. Hala kaciyorumdur vari. Sana yapmadigim herseyde kaciyorumdur. Kaciyorumsa?
Evet korkudan yapmadigim seyler var. Neden? Zamana birak kendiliginden cozulsun diyen biri var iceride. Kendi kendini aldatiyosun diyen baskasi da var. Neden korkuyorum peki? Benden uzaklasirsin diye mi? Yoksa dusuncemden cikmana katlanamadigimdan mi? Ihtimalini hep korumak mi?
Galiba bu. Galiba ihtimalini yitirmek korkutan. Hic yoksa umudum varya simdi.
Hep denir ya kaybedecek neyin var, konus gitsin- yap gitsin diye..Galiba kaybedecek umudun var, ondan duruyorsun oylece.

iyi geceler.

Insan bir yere kadar sefil olmalı

Hem hastayim hem aksam. En kotu kombinasyon. Dusuncelerin icinden cikamiyorum, konusamiyorum da.. Birini arasam.
Soylemem lazim sana. Kafamin ici yine bi dunya. Sanki konusan bir suru ses var ama hangisinin ne soyledigi belli degil. Soylemem lazim. En azindan en temizinden, bak demem lazim ben seninle artik karsilasaraktan degil sozleserekten gorusmek istiyorum. Ben seni artik aramak istiyorum. Ben, mesela bu gece oldugu gibi, seni gormeden artik bir gun bile gecirmek istemiyorum. En azindan bu kadari, kendime borcluyum bence. Insan bir yere kadar sefil olmali. Gerisi risk. Ya hep ya hic dedim ekin guldu:) Cok komik. Sanki ya hep varsin ya da konusursam gider misin? Gerci boyle de var misin ki? Boyle olacagina hic olmasin diyebilecek kadar cesur muyum?
Gecen gece evde dogal gaz kokuyor gibi geldi. Gaz mi kaciriyor ki diye dusunuyordum. Gazi kapadim. Yattim. Sonrasi icin bana psikopat de, ilahi de ne dersen de. Ne dusundum biliyo musun? Simdi olsem dedim, bu gece, neyi yapmis olmak isterdim? Ne icimde kalirdi diye dusundum.. Hindistan kalmazmis biliyo musun. Inanamadim, suraya da gidebilseymisim keske demedim.
Seni bir saraydim da demedim ilginctir veya opeyim.
Yalniz bilmeni isterdim dedim. Sana ne hissediyorsam bileydin.
Tek bu icimde kalirmis..
Ee peki simdi ne yani? Ne yapicam? Ne dicem? Ne zaman dicem? Ya da acaba diyebilecek miyim? Sonsuza kadar soru isareti yazabilirim suraya! Fuck!

Seni bana anlatiyorlar; inanamiyorum

Seni bana anlatiyorlar. Ne acayip degil mi?
Seni
Bana
Hem de seni bana.
Suc ortakligi geliyor ardindan. Belki suc ortakligi cok iyi bir kelime degil.
Ben susuyorum. Sen zaten susuyorsun. Bildigini biliyorum; hatta eminsin ki ben zaten seni coktan bildim.

Bir ask soyleminden parcalar 04* ve son

Okumayi biraktim. Icgudusel olan veya sandigim ve benim icin hala gizemli birkac his var epi topu, onlarin da bir anda genel gecer aciklamalarini okumak, butun gizemini oldurmekle kalmayip yuzeysellestirdi.
Son olarak 'uzaktaki'. Bugun yasayayazdigim 'bellek gerilimi'nin hatrina :
"yokluk: sevilen nesnenin yoklugu
bazi bazi uzakliga katlanabildigim olur..katlanilan bu uzaktalik(ayrilik) unutustan baska bir sey degildir. canli kalmanin kosuludur bu; oyle ya unutmasaydim, ölürdüm. arada bir unutmayan kisi olcusuzluk, yorgunluk ve bellek geriliminden ölür."

Muhtesem demis.

*Barthes s 21

artis miyim ne? hem de fırilensinden!


freedom!..özgürlük!..liberté!(liberté epey iyiymiş aslında)..libré!(bu da iyiymiş..hatta buradan dalıp algeeria libré! algeeria libré! diye kendimi de seni de kaybedesim geliyor)
her neyse, bunlardan biri mi olsa yeni sanat eserimin adı diye günlerce düşünüp, bir türlü yayınlayamadıktan sonra burada oturmuş, balkonda ekin'e gösterip ben sanatçıyım bence yeaa!! diye yayık yayık gülüştüğümüz geldi aklıma.

esere karşıyız! klişeye açık ama bu kadarı da fazla. mükemmel olan sizin olsun defolular bizim! (ömrünü defolu standında geçirmiş biri edasıyla konuşmak da nerden çıktı??! bkz. ayfonumla emekçi bayramında yazısı)

iltifat

dün bana bir arkadaşım kendimle ilgili duyabileceğim en güzel şeylerden birini söyledi bence:
"o kendinden defolu" .)

Hemhal

Zaman durmus gibi. Bana dogru ucan martiyi da gormesem sanki durmus. Camasir ipindeki mandal torbasi sanki o zamanin yavasligiyla senkronize donuyor. Agir cekim film gibi. Beni de kendi agir zamanina cekiyor. Saksiya dikili ruzgar gulu donmuyor. Hava ayni, gunes batmiyor sanki. Batmak uzere ama batmiyor. Ben duruyorum.

diderot, uzun zamandir bu kadar etkilenmemistim

getir dudaklarini da/ agzimdan cikinca / ruhum sana gecsin

senden birkac parca

kaşlarini hatirlamak istiyorum. dikkatlice baktim. arada konustugunda hakli olarak ve bahaneyle yuzune baktigim zaman, ki konusma anlarini yakalamak epey zahmetli is.

peki buna ne diyorsun sevgili barthes?

Hic konusmadan sadece yaninda yurumek de iyi. Yapiyorum.

staring at the sun


güneşe.
dinle

bir aşk söyleminden parçalar* 03

"batmak: umutsuzluk sonucu aşık öznenin kapıldığı yok oluş esintisi" o hissi herkes bilir. tarif etmeye kalksam edemem. etmemeliyim de dil yetmiyor zaten.

"böyle battığım zaman, artık bana hiçbir yerde, ölümde bile yer kalmamış demektir."

Barthes, s.17-18

bir aşk söyleminden parçalar* 02


doğum günümde gelen ve kapağını açmadığım, aslında açtığım fakat çevirisinde tosladığım ve tabii ki anlamadığım her yeni türkçe kelimeyle dehşete kapılıp usulca kenara bıraktığım kitap gözüme ilişiverir. kazara bir sayfa açtım. sonra bir sayfa daha. okunabiliyor. bağımsız herşey birbirinden, ya da bağımlıdır ama bağımsız olmasını tercih ediyorum en kolay sıkılabilecek halimle.

bir aşk söyleminden parçalar* 01


ben verdim.bir gün görür de alırsın belki.

*roland barthes

kuru

millet blogunda araştırmalarını yazıyor. benim derdim ne? belli. blogun adına bak bi kere.
herşeyde belli biliyo musun..herşeyde. dayansam mı dayanamasam mı. dramadan bıktım.

Kipkirmizi agri

All that i have got is love for you
İ should die i should die in your arms
And give it all to you

Hayalimde
Avuclarinda kalan o parlak kirmizi sey var
Ask
Bende sen olan ve senin olan tek sey
Ben
Onu senin kucagina birakip yok olmak
Yavas yavas eriryorken fiziksel varligim
Ellerine birakivermek
Tam icimin orta yerinde hissettigim agirligi
Kipkirmizi varligimi

Sana geri dondu
Olabilecek en iyi sey bu olurdu.

Burda dinle bir de lutfen..

Dogumun ince insani sen buralarda miydin?

Motorda yanima oturdu bugun. Baktim birseyler soyluyor cikardim kulakligimi.
Ters gidemiyorum da. Dedi.
Bana sirtini donemedi aciklamadan ters giderse denizin tuttugunu.
Guzel Dogu'nun guzel kadini.
Yuzunu motorun onune sirtini hafiften bana yasladi sonra. Oylece yapisik vardik Besiktas'a.
Kucuk bir tebessum gonderdi oturdugu yerden.
Sonrasi ayni. Kadinla narin dunyamizdan kendi duyarsiz ve vahsi evrenime oyle bir keskin gecmek ki sorma gitsin.

yine- aşk örgütlenmektir

bak ne gördüm!

unutmamışsın.

Yesil

Adini burada gormeyi o kadar seviyorum ki!

O kadar. Neden hep o kadar? Gercekten soruyorum, neden hep?
Ben sana gelmezsem sen bana gelmezsin. Hic gelmedin ki! Bunu anladim galiba artik.

Ben 100 kere de gelsem sen 1 kere gelmez misin acaba?
Derin ki ne derin bir ic gecirmeyle sana iyi geceler diliyorum sevgili bosluk.

Yazmasam aglayacagim ondan yaziyorum cogu zaman

Kim sevmezdi cicekleri filan
Ben sevmezdim dedim, yalan dedi
Bunu palyaco soyledi
Palyaco soyledi ben yazdim
Yazdim yazmasam aglayacaktim.

Basi sonu, onu arkasi hepsi burda.

Otuzundan sonra solcu damari kabarirsa

Bugun onemli gun. Bugun ben hayatimda ilk kez 1 Mayis'ta meydana gittim. Cehaleti gor!
Grup Yorum bir sarki soyluyordu Cemo; yanimda yine ilk kez 1 Mayis'a gelen bir arkadasim "yuh bunu ben bile biliyorum" dedi.
Cok mutluyum. Cok mutluydum.
İcimden bilmedigim birsey fiskirdi diyemem.
İlk kez hayata teget gecmeyi degil yasamayi sectigimi dusundum ondan.
Biraz daha az burjuva hissettim ondan. Elimde ayfonum, ayagimda assicslerimle kendiyle dibine kadar celisik ama daha fazla emekci;)

Bir de seni gordum.. besyuzbin kisinin arasindan. Daha ne isterim Mevladan:) Ruhi Su gelsin..
Buraya..

aşk anarşiktir

"aşk örgütlenmektir"in üzerine daha da görmem sandım "aşk anarşiktir"e çarpana kadar.

on being fucking cool

Melankolinin dibine vurdum. Durduramiyorum.
Yuzunu gormeden gidemem.
Ama goremem de galiba. Bunlari dusunuyorum..

Bir gun mutsuz umutsuz
o kadar ki bir tshirtte yazan yazi hayatinin en anlamli cumlesi oluverir:
Don't spend your life being the coolest person around yourself.

Daha fazla yazamiyorum. Kozmik bosluk.
Bu gunun anlam ve onemiyle ortusur bir sekilde kantinde caliyor; birak Avril bitirsin:
Don't try to be cool
You look like a fool to me

aşk örgütlenmektir

yine şıpsevdi geldi aklıma.solcu, mülteci dostu kafede kafamı dayamış duvara yarı sarhoş o yazıyı görüp sana bakıp gülünce; aşk örgütlenmektir.
aşk...işten eve giderken yolda onu düşünmektir. aşk...daha sağlıklı şeyler yemesini söylemektir. aşk...telesekreterine bir öpücük bırakmaktır.
aşk örgütlenmektir.

.

i could have loved you girl like a planet
i could have changed your heart to a star

i could have built a house on the ocean
i could have place our love in the sky

but it really doesn't matter at all
no it really doesn't matter at all, life's a gas

i hope it's gonna last.

listen from here..

boyalı tırnaklar

ojelerimin en sevdiğim hali
perişan, çıkmaya yakın hali

herkes deli

delilikle ilgili azıcık düşünüyorum bugünlerde. elimde değil düşündürtüyorlar..
bugün otobüste oturuyor biri pencereye dayamış yüzünü, cam buğulanmış ve ıslanmış, damla damla olmuş burnuna gelen yer..konuşuyor: hasan..hasan la hasan!..eskici hasan..5 milyonu aldı gitti..hasan..pantolon almaya gittim..aldı gitti parayı..allah belamı yalan yok..
dün otobüste bir adamın karşısına oturdum. sosis yersin..ne yiceksin..sonra yanımdaki uyu dedi ona. o da akşam uykularım iyi..uyuyorum dedi. kıskıs gülüyor ama sanki içinden de hay allah yine gülmeye başladım diyor. kontrolsüz sanki. ayağa kalktı..müsade eder misiniz?..sıkıldım ya!..merhabaa!..hah trafik yine başladı burada!..neden bu trafik neden?..42000 araba çıkıyor trafiğe..hadi ya! yürüyün artık! tımarhaneye gidicem..kıskıskıs..
bir de kendim varım. bunları ondan düşündürüyor aslında. sokakta kendi kendine konuşmakla bulunduğun durum arasında çok ince bir şey var, sen onun üstünde yürüyorsun. hasta yatıyorken ve televizyonda izdivaç programı..bir an geliyor tam anlatamıyorum öyle hissediyorum ki bıraksam, o an bıraksam deliricem. delirmek derken? diyebilirsin.. tam bilmiyorum sanki kafanı iki elinle kavrayıp, ağlamakla bağırmakla karışık krizler geçirmek gibi..sonra yerimde sakince oturup o hissi görmezden geliyorum...epeydir yok.