bekleyiş

az önce önünden elinde termosuyla çay satan adam geçti. bir an içi kalktı. ve o anki sakinliğine ve huzuruna şükretti derinden. aylar öncesine gitmişti aklı.

daha önce bu kadar ağladı mı bilmiyordu.

büfeye girdi. sigara ve küçük bir kutu meyve suyu aldı. hemen arkadaki parkta beklemeye karar verdi. aklı yerinde değildi sanki, uyuşmuş gibiydi.
tek tek iki sıra halinde aralıklarla dizilmiş bankların arasından yürüdü. tek boş bank güneşin altında yanıyordu.gölgeye, yere oturmaya karar verdi. yoluk çimenlerin üzerine sakince çöktü. varlığını yok eder gibi.
etrafında bir sürü insan vardı, gelen geçen. kimseyle gözgöze gelemezdi.
son gücüyle tutmaya çalıştığı yerinde duramadı sakin sakin süzülmeye başladı yaşlar. saçları yüzünü azıcık kapatıyordu. gelenin geçenin bakışlarını farketti. daha önce insanların içinde ağladığını anımsayamadı. işte önünden çay satan adam geçiyordu. adamın elindeki termosu ve ayaklarını görüyordu sadece oturduğu yerde kafasını asla kaldırmadan. adam yanaşmadı yanına. çay? diye sormadı bile. sessizce geçti onu.
herşey duraydı! durmuştu da zaten.
hala küçük yudumlarla meyve suyunu katık ediyordu sigarasına.
bekliyordu onu.
biraz dindi. sakinledi. kalktı yavaş yavaş metro durağına yürümeye koyuldu. biraz da orada uyuşup beklerdi boş bakışlarla etrafa bakarak.
daldı. arkadan bir el dokundu omzuna. ona bakan o sevgi ve şefkat dolu yüzü görmesiyle omzunda hıçkırıklara boğulması bir oldu.
hıçkırarak ağlıyordu. hiç durmamacasına ağladı. doyasıya ağladı. göz pınarlarını kuruturcasına günlerce ağladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder