bazen öyle oluyor ki onları görünce. bir çeşit insan var. içimden birşey kopuyor, heyecan basıyor, ağlayayazarsın öyle işte.acıma değil asla; yanlış anlama diye yazıyorum.
otobüste gördüm onu. ellerini gördüm önce. fotoğrafta görünüyor. kabacana. iş gören adam elleri. mavi şeritli takımın ceketinin içinde gri fermuarlı bir hırkası var. masmavi de gözleri var. böyle de telefon görmedim. böyle mavi. telefona bakıyor. benimle pek ilgilenmedi.
hastanede yine onlardan biriyle karşılaştım. sıradayım. sonuçları bekliyorum. bilgisayardan baktı. cumartesi girmişsiniz, sonuçlar yarın çıkacak dedi. o sıra adama baktım. bir elindeki kağıda bakıyo bir kadına, anlamamış gibi. iri yarı hafif koyu tenli koyu saçlı saç traşını yeni olmamış yarı sulu gibi koyu kahve gözleri var. o hafif sulanmış hali de galiba, ya da saflığında birşey var. anlamadı sandım. kadın da anlamadı sandı. anlamadı bakışı çaresizlik bakışı.yarın çıkar sonuçlarınız dedi tekrar. adam, çaresiz gibi, hafiften bir yarın dedi, sonra yanımdan geçiyordu ayıramadım gözlerimi bana baktı yarın yeniden mi geleceğiz yani diye söyledi geçti gitti. elinden alasım geldi ben gelirim.
otobüsteyim eve dönüyorum, biri daha tam önümde ayaktaymış. bi ses duydum böyle ne dediği çok anlaşılmayan.şirinevler dedi. baktım önümde ayakta duran çocuk konuşuyor. o da iricene taş çatlasın 15 yaşında. elleri büyük ayakları büyük kendisi büyük yüzü büyük böyle sanki dili damağına değiyor gibi değişik zor anlaşılır konuşuyor. nerden dedi arkamdaki ses. şirinevler dedi. neden dedi. ilaç aldım dedi çocuk. elindeki torbaya baktım. içini gösteren bir poşet var elinde. içinde gazeteye sarılılarak paketlenmiş iki üç şey var. bu zamanda kim ilacı gazeteye sarıyor ki diye aklımdan geçti. belki özel yapımdır, bilmem. hayrola? parmağım kırılmıştı ya onun için. şimdi nasıl? iyi.
durağa geliyoruz. ineceğim. keşke o otursa. ama ona bırakmazlar ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder